Ana Sayfa Balık Balık

Balık

15
0

Balık demek Omega 3 demek; Omega 3 demek sağlıklı beyin gelişimi demek. Yetişkinlerde olduğu gibi çocukların da haftada 2 kere balık yemeleri tavsiye ediliyor.

Faydaları

Balık yüksek miktarda protein içerir. Balıktaki omega 3 EPA ve DHA içeriyor ve bu maddeler başka hiçbir protein kaynağında bulunmuyor.

Ülkemizde bebekler yemeleri gerektiğinden çok daha az balık yiyor. Anneler genellikle balığı bir bebek/çocuk yiyeceği olarak görmüyor ve bebeklere uygun balık çeşitleri hakkında bilgili değiller. Anne babanın sofrasında görmeyen çocuk da balığa çok fazla ilgi duymuyor.

Anne şefler arasında balık pek popüler değilken, balık yağı çokça rağbet görüyor. Balık yemek, balık yağı tüketmekten her zaman çok daha iyi bir seçenek olarak görülüyor. Çocuğunuzun menüsüne balık yeterince girmiyorsa, balık yağı da iyi bir Omega 3 kaynağı olabilir. Ama unutmayın, bu bir besin desteğidir ve doktorunuza danışmadan çocuğunuza vermemelisiniz. 

Aklınızda bulunsun

Balığa başlama ayı bir çok kaynakta farklı verilebiliyor. 8. aydan 12. aya kadar tavsiyeler bulmak mümkün. Bebeğinize balık vermeden önce doktorunuza danışmanız önemli.  Zira balık alerjik bir yiyecek ve çocuğunuzun alerji geçmişi varsa buna dikkat etmeniz gerekebilir.

Balığa başlarken tatları daha nötr olan beyaz etli balıkları tercih edin.
Balık kılçığı tehlikeli olabilir. İyice ayıklayıp kılçık kalmadığından emin olun.
Sebzelerde olduğu gibi balığın da fazla ısıya maruz kalması besin değerini düşürüyor. Buharda pişirmeyi tercih edin.

Balık alırken….

Balık çeşitleri hakkında yeterince bilgili değilseniz, balığı alırken, mevsim balığı ve deniz balığı olmasına özen gösterin. Tezgahlardaki balıkların çok büyük bir kısmı çiftlik balığı. Balık isimleri hakkında bilgilenmeye çalışın.  Çiftlik balıkları suni yemlerle besleniyor, yani hem besleyici özelliği deniz balıklarına göre çok düşük hem de kirliliğe maruz kalıyor. 

Her balığın Omega 3 oranı da aynı değil. Soğuk su balıkları daha yağlı ve Omega 3 açısından daha zengin. Somon balığı Omega 3 oranı en zengin balıklardan biri. Ancak Türkiye’de yerli somon balığı yok. Somonlar kuzey ülkelerinden geliyor, ne yazık ki hepsi çiftlik somonu. Donmuş olarak getirilenler olduğu gibi bazı büyük market zincirlerinde satılan somonlar taze olarak da getiriliyor.

Gurme Bebek çocuğunuz için yerli, taze, deniz balığını tavsiye ediyor. Aldığınız balığın yeteri kadar taze olduğundan emin olmak için;

– Etinin sıkı ve derisinin parlak olmasına
– Solungaçlarının parlak kırmızı olmasına
– Etine parmağınızı bastırıp çekince etin eski haline geri gelmesine
– Nötr bir kokusu olmasına, çok fazla balık gibi kokmamasına dikkat edin.

Uyarı

Bebeğinize kalkan gibi dip balıklarını vermekten kaçının. Palamut gibi, yüzey balıklarını tercih edin.  Dip balıkları ağır metaller taşıyabiliyor. Deniz dibine çöken tehlikeli maddeler, özellikle ağır metaller buralarda yaşayan balıklarla birlikte insan vücuduna  geçebiliyor.

Büyük balıklar, küçük balıklardan daha fazla ağır metal taşıyor. Ağır metaller balığın derisinde daha çok birikiyor. Uzun ömürlü balıklar da genç balıklara göre daha fazla kirlenmiş oluyor. Ağır metal riski nedeniyle çocuğunuza haftada kaç kere balık verebileceğinizi doktorunuza danışın.

Çocuğunuza 1 yaşından önce ve doktorunuza danışmadan midye, karides, ıstakoz gibi kabuklu deniz ürünlerini vermeyin. Bunlar ölümcül alerjik reaksiyonlara neden olabiliyor.

Deniz ürünleri alerjisi çocuklardan daha fazla yetişkinlerde oluşuyor ve süt, yumurta, fıstık alerjisi kadar sık görülmüyor. Deniz ürünleri alerjisi genellikle bir ömür sürüyor. (Kaynak Allergy UK)

Deniz ürünleri alerjisi belirtileri bulantı, kusma, ishal, mide krampı, hırıltılı solunum, burun akıntısı, ciltte kızarıklık, şişme ve ürtiker Genellikle bir balık türüne alerjisi olanlar diğer türlere de alerjik olabiliyorlar.

Balığın pişmesi esnasında küçük protein parçaları da buharlaştığından, bu buhar da balık alerjisi olan kişilerin alerjisini tetikleyebiliyor.

Alerjiye neden olan balık ve deniz ürünlerinden bazıları: Uskumru, ton balığı, ıstakoz, morina balığı, sardalye, kerevit, karides, yengeç, salyangoz, midye, istiridye, kalamar.

Çocuğunuza 1 yaşından önce ve doktorunuza danışmadan midye, karides, ıstakoz gibi kabuklu deniz ürünlerini vermeyin. Bunlar ölümcül alerjik reaksiyonlara neden olabiliyor.

Efe balık yemeye başladığından beri “Hangi balığı vereceğim?” sorusu çok bilinmeyenli bir denkleme dönüştü bende. Balık alırken listem “Olmazlar”la doldu taştı. 

Çiftlik balığı “Olmaz”, çünkü çiftlikte beslenen balıkların yemlerinde sorun oluyor, bi de üstüne antibiyotik veriyorlar. Ondan vazgeçtik… Tamam o zaman “Deniz balığı” diyip bu denklemi basite indirgemek de “Olmaz”… Çünkü sanayi atıkları ile kirlenen denizlerimize bir de okyanuslarda batan petrol tankerlerinin, patlayan petrol istasyonlarının kirliliği de eklenince ağır kimyasallardan, ağır kimyasal beğen durumları ortaya çıkıyor. Kurşunlar, civalar, arsenikler… Daha neler neler? Ve tüm bunlar vücutta biriktiği zaman çok ağır hastalıklara yol açıyorlar. O zaman da iş denizdeki balıkları seçerken çok dikkatli olmaya geliyor.

Önceleri benim için tek kriter “Deniz balığı” olmasıydı. Sonra çocukluk arkadaşım, çocuk doktorundan o müthiş kelime çıktı bu defa da “Olmaaaaz”… Ben çaresiz “Peki ama neden?” cevap net; “ Çünkü büyük balıklardaki ağır metal oranı daha fazla, sen küçük balık al”… Tamam peki küçük balık alalım. Bu defa da doğa korumacı arkadaşlarımdan yedim “Olmaaaaaz”ı … Ben yine çaresiz “Peki ama neden?” cevap yine net: “Küçük balıkların bir kısmı yavru balık, daha büyümeden üremeden avlanıyorlar. Böyle olunca şimdi yediğin o yavru balıkların nesli tükeniyor. Çocuğun büyüyünce de balık yesin istiyosan, küçük, yavru balık yeme”

E tabi Efe büyüyünce balık yiyebilsin, balıklar bitmesin istiyorum. O zaman da küçük balıklar listesindeki çinekop, hatta 13 santimden küçükse istavritte gidiyor… E işte “Tekir” filan var, diyip çözüm buldum sandığımda gene yedim bir “Olmaaaaz” daha… Çünkü o da bir dip balığı ve dip balıklarında daha fazla ağır metal var. Neyse lafı uzatmayayım. Şimdilik bulduğum çözüm Hamsi gibi küçük balıklar. Ve de büyük de olsa deniz balıkları. Şimdi sizin “Somon var ya çok besleyici e işte onu veriver” dediğinizi duyar gibiyim. Buna da ben “Olmaaaz” diyorum, iki nedenim var, birincisi eşimle beraber yıllar önce somonu pek severek yedik, güzel güzel tariflerimiz de vardı, gelen arkadaşlarımız çok beğenirdi. Sonra bi zehirlendik, o oldu. Bi daha bizim eve somon giremedi. İkinci neden de somonla ilgili dünyada çıkan haberler. En son Rusya, 13 Norveç firmasıyla yaptığı somon ithalatını, mikrobik kirliliğin artması sebebiyle, geçici olarak durdurdu. Onun ardından Kanada’nın Vancouver kentinde okyanus kıyısındaki somon çiftlikleri salgın halini alan virüs yüzünden zor günler yaşadı. Şimdi tüm bunları okuyunca insanın eli somona gitmiyor doğal olarak.

Uzun lafın kısası balıkla ilgili çok bilinmeyenli denkleme çözüm aramaya devam. Bu yolda sabırla ilerlerken geçenlerde DenizTemiz Turmepa’nın sayfasında detaylı bir bilgi metni geçti. Benim için iyi oldu çünkü çiftlik balığı ile deniz balığını ayırt etmek çok zor. Tamamen satıcının insafına kalıyorum o zaman da. Ama çiftlik balığı ile deniz balığı arasında o kadar büyük fiyat farkı var ki işimi çok da insafa bırakmak istemiyorum. Buradaki öneriler benim işime yaradı. Sizinle de paylaşayım bakın neler diyorlar:

Balık alırken;
a) Balığın boyuna
b) Balığın tazelik özelliklerine
c) Satın alınan yerin fiziki ve hijyenik şartlarına dikkat edin.

Satın aldığınız balığın taze olup olmadığını aşağıdaki kriterlere bakarak anlayabiliriz.

Taze balık;

• Gözleri parlak, dışa bombeli dolgun ve şişkindir. Göz bebeği siyah ve ak tabaka şeffaf olur.
• Taze balığın derisi gergin ve parlak ve ışık yansıması olur.
• Eti sıkı ve esnektir.
• Taze balığın solungaçları canlı kırmızı olur. Balık bayatladıkça bu renk değişerek solar.
• Taze balıkta doğal yosun ve deniz kokusu vardır.
• Taze balık suya bırakıldığında dibe çöker. Bayat balık suya atılınca dibe batmaz, ortada veya yüzeye yakın bir yerde kalır. Uygun bir satış yerinin taşıması gereken teknik ve hijyenik şartlar aşağıda belirtilmiştir.
• Satış yerinde uygun havalandırma bulunmalı.
• Mutlak surette soğuk muhafaza odaları bulunmalı
• Tezgahlar paslanmaz çelikten veya mermerden yapılmış olmalı
• En önemli kural balığın buz ile soğutulmuş olması gerekmektedir. Yani balık buz üstünde ya da buzlanmış olmalıdır (Donmuş balık ile karıştırılmamalıdır.).
Asgari hijyenik şartlara uyulmuyorsa 0216-302 41 00 (İstanbul Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü) nolu telefona veya Alo174 Gıda Hattına şikayette bulunabilirsiniz.

ÇİFTLiK ÇİPURASI VE DENİZ ÇİPURASI ARASINDAKİ FARK

Doğadan yakalanan balığın karnı şişkin değil, düz bir şekildedir ve pullarının tamamı balığın üzerinde bulunur ve tırnağınızla kazımak isteseniz kolayca dökülmez. Derisi parlaktır. Solungaç kapağı üzerinde kırmızıya yakın turuncu leke çok bariz bir şekildedir.

Kültür çipurasında ise balığın karnı şiş, karın duvarları yağlı ve kalın, balığın pulları dökülmüş yada kolayca dökülebilir durumdadır. Balığın derisi mat, solungaç kapağı üzerindeki kırmızımsı leke çok açık renktedir.

ÇİFTLiK LEVREĞİ VE DENİZ LEVREĞİ ARASINDAKİ FARK 

Doğadan yakalanan levreklerin pulları daha sert bir şekilde deriye yapışmış ve tamdır. Balığın bütün pulları üzerindedir. Derisi parlak ve gözler canlıdır. Açık renklidir.

Kültür levreğinde balığın sırtı koyu renklidir. Üzerindeki pullar yer yer dökülmüş olabilir. Derisi mattır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz